Dogumun Sirri Sevgi Hormonu

Konusu 'Gebelik' forumundadır ve UygarKiz tarafından 27 Aralık 2014 başlatılmıştır.

  1. UygarKiz

    UygarKiz Profesyonel Üye www.pembeoje.com

    Doğum yapan anne, bir yandan acı çekerken diğer yandan nasıl oluyor da aynı anda mutluluğu tadabiliyor?.. Uzmanlar, sonunda bu sorunun cevabını buldular: Doğum sırasında annenin beyni, sevgi hormonu denilen salgılıyor. Bu hormon, bedensel ve ruhsal yapı üzerinde olumlu etki yapıyor. Rahim kaslarının ritmik bir şekilde büzülmesini ve sızıların dinmesini sağlıyor. Süt bezlerini harekete geçiren de aynı hormon...

    Doğum gündelik sıradan olaylardan biri olarak görebiliriz. Ancak bilim adamları, uzun yıllardır doğum denilen mucizenin ardındaki esrarı aydınlatmaya çalışıyorlar.

    Bir bebek dünyaya gelirken annenin vücudunda ve ruhunda ne gibi değişimler meydana geliyor?..

    Anne, nasıl oluyor da o müthiş duygu seline kapılıyor?

    Tıbbi ve geleneksel doğum yöntemleri anne ile çocuk arasındaki bağı etkiliyor mu?

    Bu duygusal ortamda babanın rolü nedir?

    En önemlisi bebek, doğum anının geldiğini nereden biliyor?

    Bu sorular, bilim adamlarına göre yakın zamana kadar birer bilmeceydi. Ancak Almanya'da yayımlanan Stern Dergisi'nin son sayısında kapak yaptığı habere göre araştırmacılar, cevaplarla ilgili bazı ipuçlarını elde etmeye başladılar.

    SEVGİ HORMONU

    Hormon uzmanlarının çalışmaları sonucu, beyinde salgılanan ‘‘oksitosin’’ adlı sevgi hormonunun doğum sürecinde büyük rol oynadığı ortaya çıktı. Beynin duygu merkezini, dolayısıyla insanın davranış ve ruh halini etkileyen bu hormon, doğumdan hemen sonra yaşanan o çok hassas saatlerde önemli bir işlev görüyor. Orgazmda da kilit rol oynayan oksitosin, annenin bebekten aldığı ten kokusu, dokunuş ve süt emen dudakların görüntüsü gibi uyarılarla harekete geçiyor.

    İLK TEMAS

    Oksitosin hormonuyla anne davranışı arasındaki ilişki, hayvanlar üzerinde de araştırıldı. Beynine oksitosin aşılanan dişi fareler, kısır oldukları halde, bu işlemden iki saat sonra annelik içgüdüsü gösterdiler. Dişi fareler hemen birer yuva yapıp başka farelerin yavrularını yalayarak sevmeye ve onları kollamaya başladılar. İşin asıl ilginç yanı aksitosin aşılanan erkek farelerde bile annelik dürtüsü ortaya çıktı.

    Ancak koyunlar üzerinde yapılan deneylerde ise şu gerçek ortaya çıktı: Oksitosinin vücutta dolaşıma çıkması için, anne ile yavru arasında bir temas olması gerekiyor. Örneğin doğumdan hemen sonra kuzusu yanından ayrılan koyun, bir daha yavrusuyla asla ilgilenmiyor.

    Yaşanan deneyimler, insanların da ilk temastan sonra yavrusundan asla kopamadığını gösteriyor. Doğumdan önce çocuğunu evlatlık vermek üzere anlaşma yapanlar, kiralık anne olmayı kabul edenler, doğumdan sonra çocuklarını vermeye asla yanaşmıyorlar
     

Sayfayı Paylaş