Yüreği parçalanmış bir kadın nasıl düşerse öyle düşüyor yollara..... Bazen oturup da yaralarını sarıyor tütün sarar gibi.Oysa hiçbir yarası kapanmıyor,hayata inat yaşıyor işte, yüreğindeki o koskoca yalnızlığa rağmen... Evren yalnızlıktan da küçükmüş, düşlermiş asıl sonsuz olan... Zaman sanki düşman oluyor anlamsızlıklar içinde kayboluyor hayatın.Farklı iklimlerde yaşıyor büyüdüğü topraklar bile anlamıyor.Umudu ekiyor yüreğine ve yine yollara düşüyor mutluluğun özgür kanatlarından tutabilmek için..... Evren umutlardan da küçükmüş, mutsuzluk daha da büyükmüş meğer.... Hayatı sahiplenmiyor aslında,azıcık ucundan tutarak yaşıyor.Sonbaharda dökülen yaprakları, güneşin öptüğü çayırları, gökkuşağını, gökyüzündeki adını bile bilmediği binlerce yıldızı sahipleniyor.Karanlıkta kalan tüm acılarını özgür bırakıyor.Çünkü hiçbir acıyı, hiçbir yarayı saramayacağını anlıyor.Acıyı ekiyor yüreğine ve yine yollara düşüyor, yollarda kaybettiği ışığını bulabilmek için... Evren küçük bir okyanusmuş meğer , kıyısında yelkenliler batan... Aydınlık içinde masum bir çocuk yüzü, karanlıktaki bir savaşçı, yürüdükçe uzayan yollardaki yalnız yolcu...Hayat yollarında bir kadın... Evren hiçlikten de küçükmüş, yaşamı ve ölümü ezberleyecek kadarmış...