Fizik tedavi nedir.

Doktorum buyun ağrılarıma fizik tedavi yaptırmalısın dedi fizik tedavi nedir ve nasıl yapılır.

 

Detaylı bir bilgi paylaşımı olmuş araştırmanız ve dikkate aldığınız için teşekkürler.

 

Fizik tedavi sabır ve zaman isteyen bir tedavi ama kalıcı bir çözüm değil malesef benim bildiğim kadarıyla.

 

Annem geçen yıl fizik tedavi yaptırdı boyun ve sırt bölgesi için çokta faydasını görmüştü.

 

Fizik tedavi kalıcı çözüm değil kendimden biliyorum ağrılar ömür boyu bizimle.

 

Fizik Tedavi çeşitli fiziksel yöntemleri, kas iskelet sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıkların tedavisi amacıyla kullanmaktır. Rehabilitasyon ise herhangi bir nedenle sakatlık ortaya çıktıktan sonra hastayı eski becerilerine ve yaşantısına döndürmek için kullanılan yöntemlerin tümüne denir.



Fizik Tedavi kliniklerinde önce hastaların muayenesi yapılır, gerekli röntgenler ve diğer tetkikler istenir. Hastalığın tanısı konulduktan sonra uygun tedavi yöntemine karar verilir ve uygulanır. Bu tedavi bazı hastalar için sadece ilaç tedavisi ve bunun kontrolleridir. Bazı hastalarda eklem içine veya tendon, fasya, fibrozit gibi yumuşak dokulara enjeksiyon tedavisi, bazılarında çeşitli eklemleri için atelleme gerekebilir.



Bunun dışında hastaların fizik tedavi ve rehabilitasyon seanslarına alınması gerektiğinde, ortalama 2 hafta, bazen daha da uzun bir süre ayaktan tedavi seansları için hastaneye gelirler. Seanslar ortalama bir saat kadar sürer, bu sürede tedavi için gerekli tüm cihazlar hastaların ağrılı bölgelerine belli bir sırayla uygulanır. Bu hastalarımıza ayrıca evde kendilerinin yapması önerilen egzersiz programı da öğretilir.



Hastalığı daha ağır olan, yürüme zorluğu olan, beyin veya omurilik felci geçiren hastaların çok kapsamlı hastanelerde yatarak, uzun süreli rehabilitasyon programına alınması, tetkiklerinin yapılması gerekir. Verilen bu çeşitli tedavilerle hastaların ağrısı dindirilir ve hastalar sonrasında kontrollere çağırılır.



Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon branşının serüveni sandığımızdan daha da önce başlamıştır aslında. Milattan Önce torpido balığının saldığı statik elektriğin ağrılı eklem ve hastalıklarına iyi geldiği, ağrıları dindirdiği tesadüfen gözlenmiştir. O dönemlerden beri ağrı tedavisinde bu balık ağrılı eklem veya kas bölgesine temas ettirilerek kullanılmıştır. Günümüzde elektrik akımları değişik tiplerde ve dozlarda modern cihazlar tarafından üretilebilmektedir ve kişinin hastalığına göre düzenlenen bir tedavi programıyla hastaların sağlığı için kullanılmaktadır.Fizik tedavi seanslarında kullandığımız elektrik ve elektromanyetik akımların ağrıyı değişik mekanizmalarla dindirdiği, doku iyileşmesine katkıda bulunduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.



Yine ilk çağlarda Çin ve Hindistan'da kas ve eklem ağrıları için egzersizlerin iyi geldiği farkedilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Eski Yunan'da Gymnasia salonları popülarite kazanmıştır. Hidroterapi ve helioterapi gibi günümüzde de bazı hastalıklarda önerilen tedavi yöntemleri çok eskiye, Roma İmparatorluğu zamanına dayanmaktadır.



Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon branşının tıpta bir uzmanlık alanı oluşu ve popülaritesinin artışı 1.Dünya Savaşı sonrasında olmuştur. Savaş sonrası artan yaralanmalar, sakatlanmalar ve kol- bacak amputasyonları (kopmaları), omurilik felçleri nedeniyle bazı doktorlar bu askerlerin tedavisine yönelmiş ve elektrik stimulasyonu, diatermi gibi yöntemleri uygulamışlardır.. İlk Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon kürsüsü 1926'da Amerika Birleşik Devletleri Ordusu'nda kurulmuştur.



2.Dünya Savaşı ve sonrasındaki Polio epidemileri (çocuk felci salgınları) sonrasında bu dalda ihtiyaç artmıştır. Franklin Roosevelt'in de çocuk felci hastalığına yakalanması ve fizik tedavi metodlarından yararlanması bu branşın toplum tarafından da iyice tanınmasına yol açmıştır.



Türkiye'de Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimleri 1937 yılından beri vardır, ilk klinik 1945 yılında kurulmuştur.. Şu anda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanlığı 6 yıllık tıp öğreniminin üzerine 5 yıl süren bir ihtisas sonrasında verilmektedir. Fizik Tedavi Klinikleri'nde fizik tedavi uzman doktorları ile birlikte fizyoterapistler, teknisyenler, hemşireler çalışır ve kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarının tümü için uygun tedaviler ayaktan veya yatarak verilebilir.



HANGİ HASTALAR FİZİK TEDAVİDEN FAYDALANABİLİR?


Her türlü eklem, kas ağrısı olanlar, nörolojik hastalıklar sonrası sekel kalan hastalar, beyin cerrahisi ve ortopedi ameliyatları öncesi ve sonrası fizik tedavi veya egzersiz alması gerekli görülen hastalar, romatizmal hastalıkları olan hastalar dönem dönem uygun olan fiziksel tedavi veya diğer tedavi metodlarından, egzersizlerden faydalanabilir.



Kısaca anlatmak gerekirse boynu, omzu, dirseği, el bileği, el parmak eklemleri, sırtı, beli, kalçası, dizleri, ayak bilekleri, ayak tabanı ağrıları olan veya bu bölgelerde hareket kısıtlılığı olan hastalar Fizik Tedavi Klinikleri'ne başvurabilirler. Bu yakınmalar osteoporoz (kemik erimesi), romatizma, artroz (kireçlenmeler),nörolojik hastalıklar (sinir sistemi hastalıkları), bel- boyun fıtığı, anatomik bozukluklar, sinir sıkışmaları veya ağrılı kas sendromlarının habercisi olabilir.



FİZİK TEDAVİ SEANSLARINDA NELER YAPILIYOR?


Elektroterapi, diatermi, ultrason, traksiyon, enfraruj, hidroterapi, parafin ve bunun gibi fiziksel ajanlarla tedaviler yapılmaktadır. Fizik tedavi seanslarında kullandığımız yukarıda bahsedilen bu fiziksel ajanlar ağrıları azaltır, kas kasılmasına neden olur, doku rejenerasyonuna (iyileşmesine) katkıda bulunur, kolajen elastisitesini artırır (eklemlerde ve yumuşak dokularda esneklik sağlar), kas spazmını azaltır, bölgesel dolaşımı artırır, toksinlerin atılmasına yardım eder, enflamasyonu ve ödemi azaltır, sinir basısını azaltır. Bu seanslarda kullanılan cihaz uygulamalarının vücuda hiçbir kötü yan etkisi bulunmamaktadır. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon seanslarında hastalığa ve ağrıyan vücut bölgesine uygun egzersizler de verilir ve fizyoterapistler eşliğinde yaptırılır.



EGZERSİZİN FAYDALARI NELER?


1. Kas İskelet Sistemini güçlendirir

Osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltır, kemik kütlesinin artırır, kemik dansitesini (yoğunluğunu) artırır, kasları güçlendirir, denge ve koordinasyonu artırır böylece düşme riskini azaltır, eklem kontraktürünü (eklem sertliğini) önler, fleksibiliteyi (esnekliği) artırır.



2. Kalp Damar sistemi ve Solunum sistemini güçlendirir.

HDL'yi (iyi kolesterolu) artırır, LDL'yi (kötü kolesterolu) azaltır, kan basıncını azaltır. Ritmik ve daha derin nefes alıp vermeyi sağlar, akciğer kapasitesini artırır, hücrelerin oksijenlenmesini artırır.



3. Kiloyu kontrol eder

Kalori yakar, eklemlere binen yükü azaltır, artrozu (kireçlenmeyi) azaltır, vücut kontürünü düzenler.



4. Şeker hastalığını kontrol eder

Kasılan kaslar enerji için şeker kullanır, aynı zamanda hücrelerin insülin sensitivitesini (insüline duyarlılığını) artırır.



5.Depresyonu ve stresi önler, ağrıyı azaltır

Vücuttaki seratonin ve norepinefrin düzeyleri artar böylece depresyon riski azalır. Endorfin düzeyi de artar böylece egzersiz sonrası kişi kendini daha iyi hisseder ve ağrısı azalır, relaksasyon artar.



6.Çeşitli kanser risklerini azaltır

Kalın barsak kanseri riskini azaltır çünkü egzersiz peristalsisi (barsak hareketliliğini) artırır, rahim kanseri ve meme kanseri riskini azaltır çünkü vücut yağ oranı azalır ve estrojen azalır



7.Daha iyi uyku düzeni sağlar.



SONUÇ OLARAK...


Henüz tanı konulmamış eklem, kas ve omurga ağrıları, eklem sertliği, osteoporozu (kemik erimesi), romatizmal hastalığı, bel veya boyun fıtığı, yürüme zorluğu, hareket kısıtlılığı olan hastalar bu şikayetleri kronikleşmeden mutlaka hastaneye başvurmalıdırlar.



Gençlerde özellikle masa başında, bilgisayar başında oturanlarda boyun, sırt ağrıları, el- el bileği ağrıları ve uyuşuklukları giderek yaygınlaşmaya başlamıştır. Yine ağır birşey taşıma sonrası hem bel fıtığı, hem de omuzda kas yırtılması vakaları sık görülmektedir, özelikle ev hanımları ve işi yerinde ağır yük taşıyanlar büyük risk altındadırlar. Yaş ilerledikçe çeşitli eklem hastalıkları, genellikle artroz (kireçlenme) riski artar, osteoartrit olarak da bilinen artroz eklem kıkırdağının harabiyeti, eklem aralığında daralmalar ve şekil bozuklukları ile seyreden bir hastalıktır.



Bayanlarda menapoz sonrası ve yaşlanmayla osteoporoz riski artmaktadır. Osteoporoz ileri yaşlarda erkeklerde de görülebilir. Bu hastalarda ağrı, omurgada eğilme, boyda kısalma ve maalesef hafif bir travmayla bile kırıklar oluşabilmektedir.



Sağlıklı bir yaşam için bu hastalıkların doğru tanılarının konması ve buna yönelik tedavilerin verilmesi gerekmektedir. Ayrıca düzenli egzersiz ve ömür boyu uygun fiziksel aktivite ve spor yapmak gerekmektedir.