Safiye Ali (1891, İstanbul- 1952), Elleri öpülecek kadınlarımız: Elleri öpülesi kadınlarımızdan biri ilk kadın doktorumuz Safiye Ali… Hani hep derim ya, alkışlanması gereken, ayağa kalkıp alkışlanması gerekenler vardır diye! Safiye Ali’yi nasıl alkışlamazsınız? O iyi bir ailenin kızı, Osmanlı döneminde tanınmış bir ailenin kızı, 1891’de İstanbul’da doğmuş. Özel eğitimler almış, ardından Amerikan Kız kolejine gitmiş, mezun olmuş. Bakın şimdilerden söz etmiyorum. Osmanlı’dan söz ediyorum. Safiye Ali ve ailesi için ne söylenir bilemiyorum. Bir genç kız düşünün lütfen. O dönemlerde en önemli olan şey, kendince bir eğitim almak ve iyi bir eş bulup evlenmek, evinin hanımı olmak… Safiye Ali, öyle yapmamış. O zamanlar Balkan Savaşı varmış, bu genç bayan oradan getirilen yaralıları görüyormuş. Sanıyorum o acı içindekilere bir şeyler yapmak istiyormuş, yapamıyormuş. O zaman karar vermiş. “Ben doktor olacağım.” Demiş. İyi de nasıl olacak. Bu mümkün değil ki. O zamanlar kadın doktor yok ki… Ya da tıp öğrenimi görmesi imkânsızdı. Genç bayan yılmamış, ailesi de yanında uğraşmışta uğraşmış. Bu çok başarılı, yetenekli, inatçı, bir o kadar kararlı olan genç bayan sonunda maarif Vekili Şükrü Beyin dikkatini çekmiş. Konuşulmuş, kimbilir belkide çok uzun zamanlar bu konu üzerinde durulmuş. Sonunda karar verilmiş. Almanya’da tıp eğitimi almasına karar verilmiş ve Safiye Ali, Almanya’ya gitmiş. Şimdi aktaracaklarımı resmi bir yerden aldım… Ülkede kadın ve çocuk hastalıkları üzerine ihtisas yapan Safiye Ali, Kurtuluş Savaşı´nın sona erdiği günlerde yurda döner ve hemen işe başlar. Kısa sürede Cağaloğlu´nda açtığı klinikte tedaviye başlayan Safıye Ali, o dönemin ünlü doktorlarından Besim Ömer Paşa, Akil Muhtar ve Operatör Emin Bey´den büyük destek görerek süt ve bakımevlerinde çalışır. Ayrıca Türkiye´yi yurtdışındaki tıp kongrelerinde temsil eden Safiye Ali, bir zaman sonra sağlık nedeniyle eşiyle birlikte Almanya´ya gider ve mesleğini burada sürdürür. İkinci Dünya Savaşı günlerinde Almanya´da yara alanların ve hastaların bakımını üstlenen Ali, savaşın ardından Türkiye´ye döner. Yakalandığı kanserden kurtulamayan Safıye Ali, 1952 yılında yaşamını yitirir. Eli öpülesi bir kadın değil mi? Düşünün lütfen bu anlattıklarım: 1891 – 1952 yıllarında geçiyor… Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk boşuna: “Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır. “ Dememiştir… Türk kadını güçlüdür…
