Sen de o adamlardan birisin aslında. Sen de yüreğindekileri alkolle ortaya koyanlardansın. Biliyor musun hep merak ederim, hangisi doğrudur? Sarhoş olmadan önceki tavırlar mı, içtikten sonraki sözler mi? “Sarhoştum hatırlamıyorum” cümlesinin ardına sığınanlar; kendi gerçeklerinden mi kaçarlar, yoksa sahtelikten mi? Eros dediğin, rakı kadehini mi bekler vurmak için? Mezeli çilingir sofralarında yan sandalyede mi oturur aşk? İnsan ne zaman kendine uzaktır; sarhoşken mi, ayıkken mi? Bilinçaltı, üstünden bu kadar kolay saklanabilir mi? Ben ne adamlar gördüm o rakı sofralarında! İkinci dubleden sonra Boğaz Köprüsü’nü de sattılar, evlenme de teklif ettiler, terk etme diye gözyaşı da döktüler, üstüne ev de yaptılar, sonunda sızıp bir yatakta uyuyakaldılar. Sen de o adamlardan birisin aslında. Aşktan korkanlardan! Bir kere yıkıldığı için, bir daha ayağa kalkamayanlardan. Oysa acıyla büyür yürek dediğin. Acıyla yoğrulur adam, acı çekmeyen kadın kadınlığını bilmez. İki kurşun yememişse tam yüreğinin ortasına insan, düşkünü de, mutsuzu da anlayamaz. Delik deşik olmuş yediği darbelerden yüreğim, ruhum, bedenim. Ona rağmen, korkup kaçmak niyetinde değilim. Her acıda biraz daha büyür, daha fazla güçlenirim. Ben de bu hayatın acemisiyim. Kaç kere kıyıya vurdum, saymadım ama bir gayret yine suya dönerim. Belki örnek teşkil etmemek lazım, ne de olsa ben biraz deliyim. Şimdi durduğum yere bakarsan, ben de beni yıkanların eseriyim. Senden tek farkım var; yürekliyim! Bin defa daha düşeceğim belki, bin defa daha heba olacağım aşk için ama yine sevmeyi deneyeceğim. Korkarım, sen de o adamlardan birisin. Şimdi bütün sorun şu: Beni öldürmeyi becerebilecek misin? Candan Ünal Yüksek Topuklar Aşk & İlişkiler Editörü