Seni seviyorum adım gibi, yüreğim gibi, tarih gibi İsmini isimsiz duvarlara yazıyorum Kimsenin bilmediği şarkılarda ağlıyorum Tarih yazıyorum al yazmalım tarih Sen dağdaki kartalı sevdin sana güvercin olduğumu nasıl söylerdim Sen büyüktün büyük şehrin insanıydıın Sana büyük kocaman sözler etmem gerkliydi ama hiç birini edemedim... Dedim ya seni seviyorum, seni sevmeme neden olan bir şey var Sensizliğin bilmecesindeyim daha cözmeye çalışıyorum Sonbahar geliyor gözlerime bazen dökülüyorum Döküldükçe rahmet oluyorum susayan sevdalara Bazen bir türkü söylüyorum derinden Aydınlamya çalışıyor içimdeki karanlık ben aydınladıkça.. Karanlıklardan soruyorum seni bazen Ağlıyorum, ağladıkça seni seviyorum Şimdi içindeki bütün sevgileri yüreğime at Çünkü hepsini bir gün bana kusacaksın !!! Hani bir şiirim vardı sana yazdığım Ağlamanın zından olduğu bir ülkede Sen prenses bense prens olacaktım Karanlığı yenecektik, mapuslar sadece ağlamayı zından edecekti Yarınlar olmasada kıracaktık umut sürgününü Hatırlar mısın hasret kelebeği, Hatırlar mısın gözleri mehtaba benzeyen zalim kadın Hatırlayamazsın... çünkü sen unutmaya sevdalısın Bense sana sevdalı Ben şimdi yorgun bir şair gibi Ben şimdi yüreği alın teriyle kazanan bir işçi bedeni gibi yorgun, argın kimsesiz sensiz... Ve seni seviyorum, seni sevmeme neden olan bir şey var bilmiyorum. Ekrem Duzgunoglu