Sylvia Plath (1932 - 1963), ABD'li şair ve yazardır. Trajik yaşamı ve intiharıyla tanınan Plath, aynı zamanda yarı otobiyografik bir roman olan ve depresyonu üzerine ayrıntılı bilgiler veren Sırça Fanus kitabının yazarı olarak bilinir. Anne Sexton ile birlikte, Plath gizdökümcü şiirin önemli isimlerinden biridir.
Boyunayım Ama enine olmayı tercih ederdim. Ben kökünü toprağa batırmış bir ağaç değilim Taşları ve o ana sevgisini emen Bu yüzden büyüyemiyorum parlak yapraklara her nisan, Bir çiçek tarhının güzelliği de olamadım ne yazik ki Sanki özenle boyanmıs ve kendi payına düşen hayranlarını kabul eder gibi, Sylvia Plath
Kenar Kadın mükemmeliğe erişti Ölü Bedeni bir zafer gülümsemesi takınmış Bir Yunan gerekliliği yanılsaması Tuğunun kakmalarında akmakta, Çıplak Ayağı konuşuyor adeta: Sylvia Plath
Lady Lazarus Gene yaptım, gene yaptım işte. On yılda bir kere Beceririm bunu ben – Bir çeşit ayaklı mucize, tenim Bir Nazi abajuru kadar parlak, Sağ ayağım Kağıt üstüne ağırlık, Yüzüm hiçbir özelliği olmayan, halis Yahudi keteni, en incesinden. Kaldır o örtüyü Sevgili düşmanım. Korkuttum mu yoksa? Göz ve burun oyuklarımla, otuz iki dişimle? Sasımış soluğum Yok olur gider bir günde. Pek yakında, evet pek yakında Mezar inimin yediği etim Gene üstümde olacak eve gittiğimde. Bir kadın olacağım yine, yüzümde gülümseme. Otuzundayım daha. Kedi gibi dokuz canım var hem de. Bununla üç etti. Ne pis iş bu Silip, yok etmek her on yılı böyle. Milyonlarca lif, milyonlarca. Ağızlarında fındık fıstık çatur çutur, itişip Sylvia Plath
Babacım Yapma, yapma, artık yapma Bunu bana, ayakkabı kara. İçinde yaşadığım bir ayak olarak Otuz yıl boyunca, zavallı bir beyazlık, Güçlükle nefes almaya cesaret ettiğim veya hapşırmaya. Babacım, seni öldürmek zorundaydım. Ben bir fırsat bulamadan önce sen öldün – Misketle doldurulmuş gibi ağır bir çanta dolusu Tanrı, Ürkütücü heykel, ayak baş parmağı Bir San Fransisko fok balığı kadar kocaman. Ve acayip Atlantikte bir kafa Fasülye yeşilinin mavinin üstüne yağdığı yerde Güzel Nusret'ten uzak sularda. Seni iyileştirmek için dua ederdim. Ach, du. Alman dilinde; Polonya kasabasında Silindirin altında ezilip dümdüz edilmiş Savaşlarla, savaşlarla, savaşlarla. Ama kasabanın adı çok sıradan dedi Polonyalı arkadaşım En az bir iki düzine kadar vardır aynısından. Demek ki hiç bilemeyeceğim Nereye koyduğunu ayağını, kökünü saldığını, Seninle hiç konuşamadım. Sylvia Plath
Müracaatçı Gel bakalım, her şeyden önce sen bizim istediğimiz gibi biri misin? Takma göz, takma diş veya koltuk değneği Kullanıyor musun? Belinde korse veya kolunda bir kanca mı var? Takma göğüsler veya plastik bir penis? Dikiş izleri bir şeylerin eksik olduğunu mu gösteriyor? Hayır, hayır mı? O halde Biz sana ne ikram edebiliriz? Ağlamayı bırak. Aç avucunu Boş mu? Boş. Al sana bir el Seninkini doldurmaya istekli ve Sylvia Plath Şeniz