Her anne doğum sonrası yıpranır ve biraz psikolejik sorunlar yaşar ama bu sorunlar korkulacak sorunlar değil hem bebeğin bakımı hemde annenin doğum sonrası yaşadığı rahatsızlıklar nedeniyle zor bir dönem. Anneler aşırı duygusal olur bebeğini yeterince emziremediğini gereken ilgiyi gösteremediğini düşünür bebeklerde bunu desteklercesine sürekli ağlar gaz çıkarma uyku problemi gibi sıkıntılar yaşar ama süre geçici bir dönem olduğu için kormanıza gerek yok. tabiki dikkate almalı ve bazı önemli konuları göz ardı etmemeliyiz. İyi bir lohusalık dönemi için dikkat etmemiz gereken konular. FİZİKSEL DEĞİŞİM Bu dönem, lohusalığın kritik dönemlerindendir. Anne hem doğumun izleriyle hem de bebek bakımıyla uğraşmak zorundadır. Rahim, doğum sorası hala normal hacmine göre çok büyüktür. Genellikle göbek hizasında veya biraz üzerinde hissedilir. Zaman zaman özellikle süt verme esnasında kasılarak ağrılara yol açabilir. Memelerde bebek emdikçe gittikçe çoğalan süt yapımı oluşur. Bu süt bebeği beslemede mucizevi bir role sahiptir ve bebek için bundan başka hiçbir şeye gereksinim yoktur. Eger göğüsler tam olarak boşaltılmazsa süt ateşi denen ve 38.5 dereceye varan ateşler oluşabilir. Zararsızdır fakat sıkıntı yaratır. Bu durumun meme abselerine de yol açabilme potansiyeli vardır. Vagina bakımı bu dönem çok önemlidir. Vaginadan kanlı akıntı gelmeye devam eder. Buna löşi denir. Normalde rahatsız edici bir kokusu yoktur. Fakat enfeksiyon etmenlerinin yerleşmesine son derece uygundur. Bu nedenle doğum sonrası bazen antibiyotik kullanımı ve vagenin (özellikle epizyotomi denilen dikiş de varsa) antiseptiklerle temizlenmesi önemlidir. Enfeksiyon oluşursa bu çok ciddi sorunlara yol açabilir. Özellikle kırsal kesimde ebe doğumu ile evde yapılan doğumlarda enfeksiyon çok ciddi bir sorundur. Halk arasında al basması denen durum, aslında doğum sonrası enfeksiyonu olan bu durumda ateş 40 dereceleri bulabilir ve ölümler olabilir.Fakat hastane doğumlarında bu sorunla çok ender karşılaşılmaktadır. Sezeryan doğumundan sonraki ilk hafta dikiş yerlerine özellikle dikkat etmek gerekir. Ameliyatı yapan doktorun tavsiyelerine uyulmalı ve ilk haftanın sonunda mutlaka kontol edilmelidir. Bu haftanın sonuna doğru rahim göbek hizasının altına doğru inmiş olur. Sezeryan doğum yapanlar 3-4 gün, normal doğum yapanlar ise 1-2 gün sonra duş alabilir. Duş aşırı sıcak olmamalı ve mutlaka yanınızda biri olmak şartıyla alınmalıdır. Sezeryanlar için dikiş yerleri korunmalı ve enfekte olmamasına dikkat edilmelidir. PSİKOLOJİK DEĞİŞİM Yeni anne, normal doğum ya da sezaryen ile dünyaya getirdiği, bedeninin içindeyken tanışmaya çabaladığı o canlı ile ilk kez yüz yüze gelir. Hiçbir duygunun tarif edemeyeceğini sandığı o aşırı ve taşan mutluluk bebeği kucağına aldığında ilk defa hissedilir. Ancak, annenin bedeni yorgundur. Bu da ruh haline ve günlük rutinlerine yansır. Fiziksel olarak yaşanılan sıkıntıların ne olduklarını ve nedenlerini doktora danışmak anneleri rahatlatacaktır. Beden eski yapısına dönmeye çabalarken kasılmalar ve sancılar olması doğaldır. Ağır hareket eden ve bebeğin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilen anne, özellikle bu ilk haftada anneliğini sorgulamamaya özen göstermelidir. Annenin kendisine, 9 aylık ağır bir yolculuk ve doğum gibi tüm bedenin kasıldığı ve zorlandığı bir olay yaşadığını hatırlatması gerekir. Hiç kimse ilk haftadan bebek ile nasıl bir yaşam sürmeye başlayacağını kestiremez. Bu hafta annenin sağlığına, dinlenmeye ve toparlanmaya odaklanacağı bir hafta olmalıdır. Bu sebeple, yeni annelere özellikle ilk haftalarda destek vermek çok önemlidir. Anneler, çekinmeden yakınlarından destek talep etmelidirler. Aynı zamanda bu ilk hafta, bebek ve anne arasındaki bağın oluşumu ve pekişmesi anlamında çok kıymetlidir. Annenin bebeği sık sık görmeyi arzu etmesi, bir yandan nasıl tutacağını doğru bildiğinden emin olamayıp diğer yandan sürekli sarılıp öpmek istemesi çok doğaldır. Bebek de anne de bu ilk hafta süresince duygusal bağlarını fiziksel dokunuşlarda arar ve geliştirirler. Aynı şekilde, anne emzirme psikolojisine alışır ve emzirmenin hazzını keşfeder. BESLENME Doğumdan itibaren bebeğin tek ihtiyacı olan anne sütü salgılanmaya başlar. Bu yüzden ilk hafta sıvı alımına çok dikkat edilmelidir. Günde 3 lt su ve bunun yanında şekersiz kompostolar, meyve suları , çorbalar tüketilmelidir. Bu haftadan itibaren 3. haftaya kadar anne ve bebekte çok fazla gaz şikayeti olmaktadır. Bu yüzden ilk hafta gaz yapacak besinleri tüketmemeye özen göstermeli ve 3 hafta sonra doktorunuza sorarak başlamalısınız. Süt, yoğurt, ayran, yaprak sarması, biber, kurubaklagiller, portakal, mandalina tarzı meyveler gaz yaparlar. Bu yüzden bu besinleri deneyerek beslenmenize ekleyiniz. Süt gaz yapıyorsa yerine 1 bardak laktozsuz süt, yoğurt yerine ise 1 kase probiyotik yoğurtlar veya kefir tüketebilirsiniz. Gaz probleminiz çok fazla varsa gün içinde çiğ sebze – meyve yerine pişmiş meyve kompostoları ve haşlanmış sebzeler tüketiniz. Yemeklerinizin iyi pişmiş olmasına özen gösteriniz. Her gün mutlaka 1 yumurta tüketiniz. Kalsiyumdan zengin peynir, ceviz, badem, kuru üzüm, koyu yeşil yapraklı besinleri düzenli tüketiniz. Gün içinde protein tüketmelisiniz. Balık, tavuk, kırmızı et ve peyniri düzenli olarak tüketiniz. Az az ama sık sık 2 saatte bir ara öğünler yapınız. Sürekli süt salgılandığı için aç kalmanız sütün kalitesini azaltacaktır.
Anne olmak insan düşündüğü zaman akıl alır gibi değil mücize demek bile yetersiz kalıyor içinizde bir canlı var oluyor büyüyor ve dünyaya geliyor rabbim bize neleri layık görmüş kıymetini bilenlerden olalım inşallah