Aşk psikolojik ve fizyolojik açıdan insanları daha sağlıklı ve enerjik bir hale getirmektedir. Ancak ilk kıvılcımın nereden çıktığı ve hangi hormonların beyinde nasıl bir etki yaptığı da merak edilen bir sorudur. Aşık olunmasıyla birlikte serotonin, dopamin ve noradrenalin gibi hormonlar aktif ve dengeli olarak salgılanmakta ve bedensel ve zihinsel olarak farklı deneyimler yaşanmaktadır. İlk görüşte aşkın gerçekleşmesi, aşkın beyinde bağımlılık etkisi yaratması ve sadakat gelişmesinde hormonlar büyük bir etki göstermektedir.
Yüz kızarmaları, yaşanan tatlı telaş, hızlanan kalp atışlarıyla öne çıkan ilk görüşte aşk, noradrenalin ve dopamin hormonları etkisiyle gerçekleşmektedir. Dopamin kişiye sevinç ve coşku vermekte, noradrenalin ise el titremesi, çarpıntı, yüz kızarması ve gözbebeklerinde büyüme gibi çeşitli belirtilerle kendini göstermektedir. Yapılan araştırmalarda yıldırım aşkında bilinçaltının bilinçten 6 saniye önce karar verdiği belirlenmiştir. Bu durumda kişi aşık olduğunu fark etmeden 6 saniye önce bilinçaltı çoktan aşkı hissetmektedir. Aşk gelişimi oldukça karmaşıktır. İmaj, karizma, bakış, fiziksel görünüm, konuşma tarzı, giyim kuşam önemlidir.
İlk Kıvılcım
Bilimsel araştırmalarda kalbimizin daha çok çapmasıyla aşık olmaya daha yatkın olunabildiğini ortaya konulmuştur. Eğlence mekanları ve barlarda çiftlerin birbirine yakınlaşması psikolojik etkiyle ortaya çıkmaktadır. Işık, ses, müzik, sahne düzenleri yakınlaşmalarına uygun bir psikolojik ortam hazırlamaktadır. Aşkta yoğun bir arzulama durumu ön plana çıkmaktadır. Romantizm kişileri esir almakta ve mantıklı düşünülmesinden de alıkoymaktadır. Aşık olan kişiler diğer kişiye odaklanmakta ve başka bir şey düşünemeyecek hale gelmektedir. Böylece de aşk sırasında alt benlik, benlik ve üst benlik arasında çatışmalar yaşanabilmektedir. Zaman zaman aşkın meydana getirdiği coşku ve heyecan her şeyin üstünü örtebilirken, kimi zamanda bu etkiler görülmemektedir. Beyin hormonların etkisi altında kalmaktadır.